ÖZKAN MERT
Bugün bir ahtapotla seviştim Gümüşlük’te
I.
Bu sabah kahvaltımı yaptım Gümüşlük’te,
Denizin sıçrayan mavilerini sürerek ekmeğime.
Vahşi ağzımla başladı hayat!
İçi boş bambu kamışı olup geçirdim dünyayı içinden.
Ne çok çiçek, ne çok uçurum, ne çok nehir
Ne çok insan, ne çok böcek var tanrım evinde.
Yaşamak sana hamile kalmak gibi bir şey.
II.
Bu sabah kahvaltımı yaptım Gümüşlük’te
Denizin sıçrayan mavileriyle boyadım yüzümü.
Deniz oldum! Dalga oldum! Kuş oldum!
Tüm evrenle birlikte nefes aldım.
Melekler cennette kiminle dans ediyor,
Cehennemde kimler yanıyor bana ne?
Her şey şu an var ve her şey bir mucize.
III.
Bu sabah kahvaltımı yaptım Gümüşlük’te,
Denizden sıçrayan mavilerini toplayıp,
Bir demet çiçek gibi sundum Leleg’lere
3000 yıllık batık Myndos kentinde.
Kırmızı şarap ve okaliptüs ıslıklarını
Doldurup içtik kadehlerimizde.
IV.
Her şey kendi şeklini yaratır.
Albatroslar albatros’dur, okyanuslar okyanus…
Ama sen her şeysin! Arın ve katıl hayata.
Bir mandal olma: geçit ol! Su ol, ak!
Yüreğini dağlardan sarkıt! Giderken de,
Dünyayı kirletmeden git!
Yaşadığın gezegenin kızı ol! Oğlu ol!
V.
Bu gece yıldızlarla flört ettim Gümüşlük’te
En çapkını Sirius dansa kaldırdı beni terasımda:
Boynumda öpücüklerinin izleri duruyor.
Limon renginde kocaman bir ay gökyüzünde
Bizi kıskançlıkla seyrediyor: üzerinde
Kırmızı bisikletiyle gezen küçük bir kız
El sallıyor bize.
Her şey şu an var ve her şey bir mucize
Yaşamak tanrıya hamile kalmak gibi bir şey:
İşte bakın! Bir ahtapotla sevişiyorum Gümüşlük’te
15 Haziran 2009
Gümüşlük/Stockholm